Her gün insanların bir şeylerden şikayet ettiği bir dünyada
yaşar olduk. Haberlerde güzel bir şeyler duymak mucize haline gelmeye başladı. Çevremizdeki
tüm insanlardan çekinir olduk. Birileriyle bir şeyler paylaşmak insanlar için
zulüm haline gelmeye başladı, paylaşmanın, sevmenin, sevinmenin erdemini
unutmaya başladık. Kimse kimsenin derdine değil yardımcı olmak, derdini
dinlemek bile istemiyor. Hoşgörü denen kavram insanların açgözlülüğü ve
bencilliği tarafından sömürülüp yok olmaya başladı.
Evet, işte anahtar
kelime; bencillik. Kendimizi düşünmekten başka hiçbir halt ettiğimiz yok… Kimse
durup düşünmüyor, kendisini başkasının yerini koymuyor. Karşılıksız bir şeyler
yapmak artık hep eksilmek gibi görülüyor. İnsanlar derinliklerini, samimiyetini
kaybetti. Herkes bir doğruyu kabul etmek için bile sadece çıkar gözetir oldu.
İşine geldiği gibi yaşayanlarla dolu bir dünyadayız artık. Çünkü bu bencillik
öyle bir noktaya geldi ki kimse göz önünde olan ortak bir suçu bile kabul
etmiyor. İşte insanların suç kabul etmemesine bir örnek; neden hep siyah
kötülüğü çağrıştırır, siyahın kimseye bir zararı yok, durduğu yerde duruyor.
Gizli saklı bir şeyler yapan, kötülüğün peşinde olan insanların siyaha
gizlenmesi ve en önemlisi bencilliğimizden dolayı en kolayı suçu hemen siyaha atmaktır.
Çünkü insanlar artık zoru unuttu, çabalamayı, hata yapmayı, hata yaparken
öğrenmeyi, denemekten vazgeçmemeyi, emek vererek bir şeyler elde etmeyi. Her
şeyi elinin altında bulmaya alıştı insanoğlu… Doğal olarak da bu da ortaya
bencilliği, cimriliği, gamsızlığı çıkardı.
Herkes kesesini
doldurmanın peşinde nasıl olduğunun, insani değerlerin kaybolmasının, bir
şeylerin zarar görmesinin, etrafta neler olup bittiğinin, kimlerin ne sıkıntı
çektiğinin bir önemi yok. Bu artık ekmek parasını, hakkı, hukuku geçti, tek
amaç; hep daha çoğu, hep daha çoğu. Kimse gerçeklerle yüzleşmeye ne cesaret ne
de tahammül edemiyor bu yüzden, doğru söyleyen bırak dokuz köyü her yerden
kovuluyor, dibe vuruyor. Açgözlü bencillerin karnı tok, sırtı pek, ensesi
kalın, kesesi dolu olsun diye olan ekmek parası peşinde koşan garibanlara,
emektarlara, alın teri döken insanlara oluyor. Hakkının peşinde koşanlar, modern
kölelere, ezilenlere dönüşüyor.Bir şeylerin düzelmesi için yapılması gereken
ilk iki şey insanların yumdukları gözlerini açması ve gerçeklerle yüzleşerek
bir nebze de olsa suç kabul etmeleridir.